Tıbbi Malpraktis
- Aygün&Pakel
- 26 Mar 2018
- 4 dakikada okunur

Malpraktis
Malpraktis Latince kökenli “male” ve “praxis” kelimelerinden türemiş olup hatalı uygulama anlamına gelir. Tıbbi malpraktis Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 13. maddesinde “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeni ile bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulanması” anlamına gelir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Malpraktis-Komplikasyon Ayrımı
Hukukun genel prensipleri uyarınca kimse öngöremeyeceği neticenden sorumlu tutulamaz. Aynı şekilde hekim de komplikasyonu öngöremeyeceği için sorumlu tutulamaz. Tıbbi standarda uygun olmayan hekim müdahalesinde bile meydana gelen netice öngörülebilir değilse, hekim sorumlu tutulamaz.
Tıbben kabul edilebilir risk ve kaçınılmaz durumdan dolayı hekimi sorumlu tutmak mümkün olmamakla birlikte sorumsuzluğun kabul edilebilmesi için riskin tam olarak kontrol edilmemesi gereklidir. Önceden öngörülebilen ve dolayısıyla kaçınılması mümkün olan riskler bu kapsamda değerlendirilmemelidir.
Genel olarak zararın özen ve dikkat yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, yani kusurlu davranış sonucu ortaya çıkmış olması malpraktis olarak değerlendirilir. Yükümlülüğün yerine getirilmesine rağmen ortaya çıkan istenmeyen sonuç ise tıbbın kabul ettiği risk içinde olup komplikasyon olarak kabul edilir.
Uygulamada komplikasyon-malpraktis ayrımında her olayın özel durum ve koşullarına göre değerlendirilmesi zorunludur. Sonuç olarak bu ayrım çok net bir ayrım olmayıp uygulamada da uzman bilirkişilerce yapılmaktadır.
Malpraktis Türleri
Tıbbi uygulama hataları tanı hataları, tedavi hataları ve diğer hatalar olarak üç grupta incelenebilir.
A) Tanı(Teşhis) hataları: Hekimin teşhis yükümlülüğünü nasıl yerine getirmesi gerektiğine ilişkin herhangi bir hukuksal düzenleme bulunmamaktadır. Hekim teşhis için gerekli bütün tıbbi müdahaleleri, tetkikleri yapmalı ve elde ettiği sonuçları da tıp biliminin gereklerine göre doğru yorumlamalıdır. Bu yöndeki hatalar teşhis hatası olarak adlandırılmaktadır.
B) Tedavi hataları: Tedavi hatasından anlaşılması gereken, tıp biliminin verilerine göre gerekli özenin gösterilmediği her türlü tıbbi müdahaledir. Burada hekimin hareketinin icrai mi yoksa ihmali mi olduğunun bir önemi yoktur. Hekimin tıbben gerekli olan bir hareketi yapmaması, tedavi hatası olabileceği gibi; tıbben gerekli olmayan bir hareketi yapması da tedavi hatasıdır.
C) Diğer hatalar: Tanı ve tedavi dışında bu süreci olumsuz etkileyen etkenlere, iletişimde yetersizliğe bağlı hatalar ve diğer sistem yetersizlikleri örnek verilebilir.
Ülkemizde Tıbbi Malpraktis
Ülkemizde malpraktis sağlık çalışanları ve toplumun gündeminde giderek daha önemli bir başlık olarak yer almaktadır. Yüksek Sağlık Şurasına yapılan başvurular göz önüne alınırsa her otuz hekimden birinin yasal şikayete uğradığı görülmektedir. Ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda malpraktis iddialarında son yıllarda %40-120 arası artış bildirilmektedir. Sağlık hizmetinin sayı üzerinden değerlendirilmesi, önceliğin hizmet niteliğine değil harcamaları azaltmaya verilmesi, hızla artan tıp fakültelerindeki eğitimin nitelikçe oldukça tartışılır boyutta olması, altyapı eksiklikleri gibi hata ve zarar olasılığını artıran sorunlar malpraktisin eskiye göre daha fazla gündeme gelmesine neden oluyor olabilir.
Malpraktis iddiasıyla açılan davalarda sağlık personelinin cezalandırıldığı olayların yaklaşık %20’sinde olay ölümle sonuçlanmıştır. En sık görülen hekim hataları cerrahi müdahaleler, anestezi olguları, ilaç reaksiyonları, ameliyat sonrası ortaya çıkan problemler olarak gösterilmektedir. Ayrıca kan transfüzyonu ve laboratuvar tetkikleri sırasında ortaya çıkan hataların da yüksek miktarda olduğu belirtilmektedir.
Malpraktisin Belirlenmesi
Tıbbi malpraktisin belirlenmesi çoğu kez bilirkişinin bilgisini gerektirmektedir. Bu bilirkişi, uygulamada daha çok Adli Tıp Kurumu’dur. Ancak bu kurum dışında özellikle üniversitelerin ilgili bölümlerinden öğretim üyelerinin de bilirkişi olarak görev yaptığı da görülmektedir. Uygulamada Adli Tıp Kurumu raporlarına öncelik tanınması söz konusu değildir. Önemli olan bilirkişi raporunun içeriği ve niteliğidir.
Bilirkişi, hekimin yapması gereken ile yapılanın ne olduğunu gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor düzenlemelidir. Bu unsurları içermeyen rapor yetersiz olup, karara esas alınamaz. Tıp hukuku alanındaki Yargıtay kararlarının çoğunluğu yerel mahkemece esas alınan bilirkişi raporlarının yetersizliğine ilişkindir.
Malpraktis Sebebiyle Hekimin Sorumluluğu
A) Tazminat Sorumluluğu: Sağlık personelinin malpraktis sebebiyle sorumluluğu esas itibariyle sözleşme ve haksız fiil sorumluluklarına dayanır. Hastanın vücut bütünlüğüne yönelik müdahalelerde, sözleşmeye aykırı zarar verici her türlü davranış aynı zamanda haksız fiil oluşturur. Bu nedenle sorumluluk sebebi iç içe geçmiş görünmektedir. Tazminat sorumluluğunun şartları hukuka aykırılık, kusur, zarar ve illiyet bağıdır. Bu şartların bulunması durumunda zarar gören hasta veya ölümü durumunda yakınları maddi ve manevi zararlarının giderilmesini talep edebilir.
İdare hukukunda tazminat sorumluluğu denilince, hizmet kusuru nedeniyle idarenin tazminat sorumluluğu anlaşılır. Hizmet kusuru teşkil eden haller, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesidir. Buna karşılık, kişisel kusur hallerinde, yani kamu personelinin zarar verici eyleminin hizmetle hiçbir ilgisi yoksa veya kasıtlı işlenmişse ya da suç oluşturuyorsa artık idarenin sorumluluğu değil, kamu personelinin şahsi tazminat sorumluluğu söz konusu olacaktır. İdare hukukunda tazminat sorumluluğunun şartları zarar, kusur ve illiyet bağıdır. Bu şartların bulunması halinde zarar gören hasta veya ölümü halinde yakınları dava açmadan önce idareye başvurarak zararının tazminini isteyebilir. Talep reddedilir veya yanıt süresi içinde olumlu cevap verilmez ise idare mahkemelerinde tam yargı davası açarak zararının tazminini talep edebilir
B)Cezai Sorumluluk: Hekimin her türlü tıbbi müdahalesi kural olarak yerine göre yaralama veya öldürme suçlarının tipikliğini oluşturmaktadır. Ancak tıbbi müdahaleyi hukuka uygun kılan husus, müdahaleyi yapan kişinin hekim olması, endikasyonun ve aydınlatılmış rızanın bulunması ve hekimin tıp gereklerine uygun, özenli bir tıbbi müdahale yapmasıdır. İşte malpraktis durumunda bu şartlardan bazılarına halel geldiği için hekimin müdahalesi hukuka uygun olmaktan çıkar ve cezai sorumluluğu gündeme gelir
Sonuç
Ülkemizde ve dünyada malpraktis iddiaları, farklı çalışmalarda farklı sebepler gösterilerek de olsa hızla artmaktadır. Hekim ile hasta arasındaki klasik paternalist anlayış yerini çağımız yaşantısının etkisiyle müşteri ile satıcı arasındaki ilişkiye benzer bir anlayışa bırakmıştır. Günümüzde bu anlayış sebebiyle tıbbın uygulanması ve değerlendirilmesi yalnızca tıp biliminin gerekleri çerçevesinde değil, aynı zamanda hukuki ilke ve prensiplerin de dâhil olduğu bir duruma geçmiştir. Dolayısıyla hekimler mesleklerini icra ederken meslekleriyle ilgili hukuki bilgilere hâkim olmak zorunda kalmaktadır.
Takdir edilmelidir ki, malpraktis iddialarının bu kadar gündemde olması hekimlerde bir tedirginliğe deyim yerindeyse korkuya sebep olmaktadır. Bu sebeple yapılması gereken hekimlerin sorumluluk alanını genişletecek yasal düzenlemeler yapmak değil, onlara daha uygun çalışma ortamları sağlamak onlardaki tedirginliği azaltacak önlemler almak olmalıdır ki yeri geldiğinde canımızı emanet ettiğimiz hekimlerden azami verimi alabilelim. Kaldı ki, günümüzde hekimlerin malpraktis sorumluluğu korkusuyla defansif uygulamalar içerisine girdiği gözlemlenmektedir ve bu durumun hastaların yararına olmadığı aşikardır.
Son olarak belirtmek gerekir ki, malpraktis ve komplikasyon ayrımının çok dikkatli yapılması gerekmektedir. Tıbbi müdahalenin risk taşıması ve insan hayatına yönelik bir takım zararlı neticeler ortaya çıkarabilecek olması herkesin malumudur. Ancak, tıbbın gereklerine göre, gerekli dikkat ve özen yerine getirilerek icra edilmiş olan tıbbi müdahaleler sonucu ortaya çıkan olumsuz sonuçlar hukukun izin verdiği risk kapsamında değerlendirilmeli ve hekimler sorumlu tutulmamalıdır.
Commentaires